Rüya gibi bir gemi turu tatilini, ilk olarak çocukluğumda gördüğüm ‘’Aşk Gemisi‘’ ismindeki yabancı diziden hatırlıyorum. ''Titanic''' filmini bilmeyenimiz yoktur ki o yolcu gemilerini görüp de hayal kurmayanı da düşünemiyorum. Biz de bu hayallerden yola çıkarak 2018’in Mayıs ayında programımızı yapıp, beş günlük bir tatil için hazırlıklarımıza başlamıştık.
Gemimiz Kuşadası Limanına demirlemiş, yolcularını bekliyordu. Daha önce bu kadar yakından böyle büyüklükte bir gemi görmemiştim. Uzaklardan gördüğümüz gemiler için şarkı bile yapmışlar,’’ Ah O Gemide Ben de Olsaydım,’’ diye. Ve nihayet o gemi de ben de olacaktım.
Gemi büyük olunca içinde konaklayacak yolcu sayısını da tahmin edemiyorsunuz. Altı bin kişinin bu gemide olduğu, bunların da bin kadarının görevli personel olduğunu öğrenince geminin büyüklüğünü biraz daha idrak edebiliyorsunuz.
Gemiye yolcu alımı başladığında nasıl büyük bir organizasyonun içinde olduğumuzu anlamaya başlamıştım. Gemiye giriş için check-in işlemleri tamamlanıp, içeriye alınmaya başladığımızda yolculuk esnasında kullanılacak olan özel kimlik kartlarımız görevliler tarafından belirli noktalarda anında hazırlanıp elimize verildi. Bu kimlik kartlarını yanımızdan ayırmamamız gerektiğini, gemideki ihtiyaçlarımızı karşılarken, gemiden iniş ve binişlerde mutlaka yanımızda bulundurmamız gerektiği söylendi. Kalacağımız odaları bulmamız bile biraz zaman almıştı.
Odamıza yerleştikten sonra hemen gemiyi keşfe başladık. Her tarafta çalışanlarla doluydu. Odamıza yerleştikten sonra hemen güverteye çıkmak istedik. Gemide tahmin edileceği gibi asansörler mevcut. Sekizinci katta yer alan güvertede iki açık havuz bulunmakta. Burada gün içinde canlı müzik yapılırken, yemek saatlerinde ister restoranda, ister güvertede yemeklerinizi yiyebiliyorsunuz. Biz çoğu zamanımızı, güvertede, Ege Denizi manzarasında geçirmeyi tercih ettik.
İlk günümüzde Patmos adasını ziyaret ettik. Akşam olduğunda asıl organizasyon geminin gösteri salonundaydı. Burada hazırlanan gösteriler çok özenli ve gösterişliydi. Çok beğendiğimizi söyleyebilirim. Ertesi sabah erken kalkılması planmış ve odalarımıza geçmiştik.
Biraz odalardan bahsetmek isterim. İlk iki katı çalışanlara ayrılmış geminin üçüncü katından itibaren çeşitli özelliklere göre odalar tercih edilebilir. Standart odalar daha ekonomik iken odanın büyüklüğü iç ve dış kabinde olmaları ve diğer ekstra ayrıcalıklara göre tercih yapılabiliyor. Bize önerilen standart odaydı. Çünkü sadece yatmak amacıyla kullanacağımız düşünülürse ben de bizim kaldığımız odaları tercih etmenizi öneririm. Standart odada kişi sayısına göre yatak, duş, tuvalet, dolap, saç kurutma makinesi, bulunmakta. Ekstra turlara katılmayıp, sadece gemide kalmayı tercih edenler için daha lüks odalarda kalmaları uygun olabilir.
Patmos Adası
Açık denizde demirleyen gemimizden, teknelerle, tipik Akdeniz mimarisine hakim olan Patmos Adası Limanına getirildik. Ada bembeyaz evlerin kıyıları süslediği, hediyelik eşyaların satıldığı pek çok küçük dükkanın bulunduğu, şirin küçük bir ada diyebilirim. Burada dolaşıp, adayı tanımaya çalışıp, fotoğraflarımızı çektikten sonra tekrar gemiye dönüş yaptık.
Girit Adası
Sabah erken saatlerde Girit Adasına vardık. Bu ada Ege Denizinin güneyinde yer alan, dünyada bilinen bir Yunan adası. Büyük bir ada olan Girit sadece doğal güzellikleriyle, plajlarıyla değil, tarihi ve yemekleriyle de biliniyor. Giritlilerin çok uzun ömürlü ve sağlıklı olmasının nedeni, zengin bir Akdeniz mutfağına sahip olmaları.
Girit merkezde Aslanlı Meydan diye bilinen küçük bir meydan bulunuyor. Burada bulunan Morosini Çeşmesi'nin dört bir yanındaki aslan heykellerinden dolayı meydan bu ismi almış. Bu meydandan başlayıp denize doğru yürüyerek şehir turu yapabilirsiniz. burada San Marco Bazilikasını ziyaret edebilirsiniz.
Burada M.Ö.3000-1400 yıllarında mitolojik hikayelere konu olan Minos Krallığı hüküm sürmüş. Tarih boyunca Girit pek çok medeniyete ev sahipliği yapmış. Osmanlı ve Venedik Krallıklarının etkisinde kalmış. Farklı kültürlerin etkisinde kalan adada güzel bir mozaik oluşmuş. İlk olarak adanın merkezindeki yerleşim yerini gezip, buradaki kiliseleri, diğer tarihi yapıları gezip, hediyelik alınabilir. Buradan Minos krallığının yerleşim yeri olan bölgeye araçla gidiliyor. Burasının volkanik patlamalar sonucu binlerce yıl küller altında kaldığı tahmin ediliyor. Arkeologlar tarafında 1800'lü yılların sonlarında tesadüfen bulunup, gün yüzüne çıkarılmış. Avrupa’nın en eski medeniyetlerinden olan krallığın çok gelişmiş olduğu kazılar sonrası bulunan resimlerden, saray yapılanmalarından anlaşılmış.
Santorini Adası
Santorini tablolarda gördüğüm, böyle bir yer gerçekten var mı? diye düşündüğüm işte o ada. Gerçekten mimarisiyle, manzarasıyla görülmeye, orada bulunmaya değer bir ada. Bembeyaz boyalı evleri, masmavi kubbeleriyle Yunan adaları denilince sembol olmuş bir ada. Aşk adası diye bilinen adanın, evlenme teklifleri yapıldığı, balayı tatilleri için tercih edildiğini biliyoruz. Burada Hollywood ünlülerinden bazılarının evlerinin olduğu söylendi. Binlerce yıl önce volkanik patlamalarla oluştuğu tahmin edilen adada yerleşim kıyıdan çok yukarıda.
Turistleri çeken ana cazibe bölgesi, Oia beldesi merkezde bulunuyor. Burada şarap üretimi çok önemli bir yer tutuyormuş. Farklı bir iklim özelliği var. Çok kurak görünen topraklarında nasıl oluyor da bu lezzetli üzümlerin üretildiğini şaşırarak dinlemiştik. Merkezde dolaşırken şarap satan dükkanlar tadımlık ikramlarda bulunuyor. Burada katırlar adaya tırmanışta kullanılıyor. Adaya ülkemizden direkt uçuşlar olmasa da, Atina ve Selanik’ten uçuşlar bulunmakta. Ada içinde ulaşımda taksi ve ATVler kullanılıyor.
Aklımızın bir yanı bu adada kalarak gemimize döndük. Akşamında yine çok iyi hazırlanmış gösteriler eşliğinde saatlerimizi geçirdik. Ertesi gün yine farklı bir ada bizi bekliyordu.
Sabah ilk olarak Atina’nın Pire Limanına geldik. Atina şehir turundan sonra diğer bir Yunan adası olan Mykonos’a doğru yol aldık. Atina’yı başka bir yazımda detaylı anlatmak istiyorum.
Mykonos Adası
Bu ada aslında tamamen turistik amaçla parlatılıp adeta yeniden yapılandırılmış bir adaymış. Önceleri sadece balıkçılar için uğrak yeri iken, dünya jet sosyetesinin en gözde uğrak yerlerinden biri haline gelmiş. Dar sokakları, sayısız kafeleri, restoranları ve butikleriyle şirin bir ada.
👏👏