Yılın son günüydü. Soğuk , ara ara kar yağışlı bir günde Sofya’ yı gezmiştik. ‘’Soğuk hava yoktur, yanlış giysi vardır.’’ sözü tam da bizim durumumuzu anlatıyordu. Çünkü çok keyifli bir gezi geçirmiştik. Gece Edirne’ den kalkan otobüsümüzle yaklaşık 7 saat süren yolculuğun ardından sabah gün ağarmasıyla Sofya'daydık. İlk olarak kahvaltılarımız yapmak için bir Türk lokantasında karnımızı doyurmuş geziye daha sonra başlamıştık. O gün için fiyatların uygun olması temiz ve sıcak bir ortam olması hepimizi oldukça sevindirmişti. Gezimize Sofya’nın simgelerinden olan Alexander Nevski Katedralinden başladık.
Alexander Nevski Katedrali Osmanlı-Rus savaşında ölen askerlerin anısına yapılmış Avrupa’nın en büyük katedrallerinden biri. İçerisini rehber eşliğinde gezip, ücretli fotoğraf çekebiliyorsunuz. Dışarıdan çekilen fotoğrafların daha güzel olduğunu söylemek isterim.
Bir diğer kilise Aziz Nikolas Rus Kilisesi,; dış görünümü çok hoş olan kilisenin, altın kubbeleri dikkat çekici. Rus büyükelçiliğinin desteği ile yapılmış, bir Rus mimarın projesi olduğu söylenmişti. Tam karşısında Atatürk’ ün çalışma ofisi olarak kullandığı bina bulunmakta. Dışarıdan da olsa
orada bulunmak manevi bir his uyandırmıştı.
Sofya’ da gezilecek yerler in neredeyse hepsi yürüme mesafesinde. Böyle olunca şehri daha bir yaşayarak geziyor, öğreniyorsun.
Gezimize Nezavisimost Bulvarına doğru yol alarak devam ediyoruz. İlk olarak karşımıza Saint Sofya Heykeli çıkıyor. Bu heykel yakın tarihte orada var olan Lenin heykelinin indirilip yerine dikilmiş. Şehrin simgelerinden biri olmuş. Bronz başlı kadın heykeli ‘’ Kutsal Bilgelik’’ simgesi olarak yapılmış.
Antik Serdica Arkeolojik Komplexi Metro yapımı kazı çalışmaları esnasında bulunmuş. Bir kısmı açık bırakılmış ücretsiz gezilebilirken , camlı kısım ücretli gezilebiliyor. Sveta Petka Kilisesi de burada yer alıyor.
Yolumuza devam ederken Sovyet Sosyalist dönemine ait mimari yapıların yanlarından yürüyerek geçiyoruz. Bu binalar günümüzde meclis binası olarak kullanılıyormuş. Sofya Adalet Sarayı çok ihtişamlı. Girişine sağlı sollu aslan heykeli yerleştirilmiş. Devam ederken ilerde Ulusal Kültür Sarayı binasını görebilirsiniz.
Sırada St.George Rotunda Kilisesi var. Bu kilise Başbakanlık binasının arka avlusunda yer alıyor. Kilise iyi korunmuş ve gezilebiliyor. Osmanlı döneminde camii olarak kullanılmış. Başbakanlık binasının böyle bir meydanda olup ve etrafında rahatlıkla dolaşılıyor olması ,doğrusu benim için şaşırtıcı olmuştu.
Oradan Vitoşa Caddesine yol alıyoruz. Burası kapalı bir cadde. Alışveriş mağazalarının, kafelerin yer aldığı meşhur bir cadde. Biz Noel zamanı orada olduğumuz için her yer ışıl ışıl, süslemelerle doluydu.
Öğle yemeği için sabah kahvaltı ettiğimiz lokantaya tekrar uğradık. Serbest zamanda, artık pek çok noktayı öğrendiğimiz için rahatlıkla gezebilir duruma geldik. İlk gittiğimiz yer, rehber eşliğinde gezerken içerisini görme fırsatını bulamadığımız, ata yadigarı Banya Başı Cami oldu.
Osmanlı egemenliğinin 500 yıldan fazla sürdüğü şehirde, ibadete açık olan bu cami, Mimar Sinan tarafından inşa edilen Kadı Seyfullah Efendi Cami olarak da biliniyor. Termal kaynakların üzerine yapılmış caminin çeşmelerinden sıcak sular akıyor. Camiyi gezdikten sonra sıra alışverişe geldi. Vitosha Caddesini gezip dolaştıktan sonra dinlenmek için otelimize yerleştik.
Akşam yılbaşı kutlamalarına katılmak için, merkezin dışında olan otelimizden meydana nasıl gidilebileceğini öğrendikten sonra odamızda oyalanıp akşam olmasını bekledik. Sofya’da şehir içinde ulaşımda metro, tramvay, taksi kullanılabiliyor. Biz metroya binmeyi seçtik. Metrodaki görevli bayanla iletişimde sıkıntı yaşasak da, biletlerimizi bilet makinelerinden almayı başardık ve birkaç durak sonrasında merkeze ulaşabildik. Her yer yılbaşının verdiği coşkuyla ışıl ışıl süslenmiş, cadde insanlarla doluydu. Biz de kalabalıklara katıldık. Meydanda verilen konseri izlemek üzere o tarafa doğru yöneldik. O yılbaşına Bulgar vatandaşlarıyla eğlenerek girip, anılarımıza farklı bir yenisini katmıştık. O gecenin sabahında, otelimizden ayrılıp, farklı bir Bulgaristan şehrine, Plovdiv (Filibe)’ye doğru yol aldık. Filibe yazımı başka bir paylaşımımda okuyabilirsiniz.
Comments